2014-05-01 17:50:22
İstanbul, Kadıköy'ün içinden geçen Kurbağalı Dere 1950'lere kadar sandal sefalarının yapıldığı, mehtapta şarkıların söylendiği, günümüzde hayal bile edemeyeceğimiz güzellikte bir yermiş. Şimdi ise kokusundan dolayı başka bir isimle anılıyor. Rekreasyon alanı olması gereken bu kadar uzun bir akarsuyun yıllarca hiç değerlendirilmemesinin Eskişehir'i ve içinden geçen Porsuk Çayı'nı gördükten sonra İstanbul için büyük bir kayıp olduğunu fark ettik.







Sekiz yıl önce bir cumartesi sabahı erken bir saatte Eskişehir Anadolu Üniversitesi kampüsünü hayranlıkla gezerken Japon bahçesi bölümünde birden ayak sesleri ve hışırtılar duyduk. Yapraklar hareketlendi, sesler duyuldu ve aniden Yılmaz Büyükerşen ekibiyle karşımıza çıkıverdi. Gayet ciddi ve hızlı adımlarla bahçeyi turluyor, yapılması gerekenlerin listesini çıkarıyorlardı.




Eskişehir'i ziyaret edeceklerin mutlaka Anadolu Üniversitesi Kampüsünü gezi listesine dahil etmelerini öneriyoruz. Yerel malzeme olan tuğla kampüs binalarında sıkça kullanılmış, kampüs içindeki tek tarihi taş bina restore edilerek restorana dönüştürülmüş, kenarda köşede kalmış 50 cm² toprak bile peyzaj düzenlemesine katılıp çiçeklendirilmiş, küçük meydanlar oluşturularak modern heykellerle donatılmış. Hayallerdeki üniversite kampüsü hayatının burda gerçekleştiğine tanık olduk.




İstanbul'un her geçen gün yeşili yok edilip beton-kent olurken bozkır olan Eskişehir yeşerip ülkemizin turistik bir bölgesi haline geliyor. İstanbullu olarak Eskişehirliler'e imreniyor, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Büyükerşen ve ekibini kutluyoruz.
Kaynaklar:
(1) Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Arşivi
(2) http://www.itusozluk.com/gorseller/anadolu+%FCniversitesi/206949
(3) http://www.unipuan.net/anadolu-universitesi_112.html?uid=14 (3)
(4) http://www.loadtr.com/380027-anadolu_%C3%BCniversitesi_k%C4%B1%C5%9F.htm