2013-12-13 20:02:12
Bir akrabamızın vefatından sonra yakınları bizden aile mazarlıklarını tasarlamamızı istemişti. Bizim toplumumuz için olağanüstü bir istekti. Biz de böyle bir fikri çok olumlu ve saygın bularak tarihi mezarlıklarımızı araştırmaya koyulduk. Her zamanki mottomuzdan hareket ettik.
Geçmişten esinlenmek!
Daha önceki ziyaretlerimizden farklı olarak araştırma amaçlı önce Eyüp Sultan Mezarlığı, Kısıklı'da Selami Baba Türbesi ve Üsküdar'da Selimiye Camii'ne uğradık. Karacaahmet'te ise büyük hüsran yaşadık. Tarihi mezar taşı adına gördüklerimiz o kadar azdı ki... Kadıköy, Ayrılık Çeşmesi Metro Durağı'nın arkasında rahmetli Çelik Gülersoy'un büyük heves ve itina ile düzenlettiği mezar taşları müzesi ise unutulmuş, bakımsız ve adeta yok olmuştu. Kimsenin böyle bir açık hava müzesinden ve girişiminden haberdar olduğunu sanmıyoruz.
Neyse biz bir konsept belirledik ve ailenin beş ferdinin hiyerarşik olarak sembolize edilebileceğini düşündük.
Şöyle bir çizim yaptık:
Fakat ne yazık ki heyecanımız yarıda kaldı. Aile geleneksel tarzda mezar taşı ve düzenlemesi yaptırmaya karar vermişti.
Osmanlı dönemindeki bunca yıllık mezar taşı geleneği nasıl oldu da birden bire kişiliksiz, soğuk ve donuk mezarlıklara dönüştü? Ölülerimizin çok sıradan mermer parçaları ile anılmalarını kabul edemiyoruz. Eski mezar taşlarımızdan esinlenerek ölüye saygı anlamında değişik mezar başı taşları tasarladık.
İşte tasarladığımız mezar başlarından bazıları:
